İlk aşamada pazar profili olarak inşaat firmaları belirlendi. Bu firmalar tüketim kararlarını (kullanılan malzeme, iş gücü, anlaşmalı firmalar) maliyet, kalite ve bulunabilirliklerine göre vermektedirler. Kullandıkları hizmetin uygulama süresinin pratikliği dikkate alınır. Pazara yeni ürün ve hizmetler üretecek olmamız sektöre girişi engelleyecek unsurlar arasında yer alıyor ve piyasada köklü firmalar var. Bu engele rağmen alınabilecek ürün kalite belgeleri ve yerli üretim reklamı ile piyasaya göre daha düşük maliyetli ürün ve hizmet kalitesi politikası belirlenmiştir. İnşaat sektöründeki hızlı büyüme ve rekabet ortamı, firmaları farklı ve uygun maliyetli teknolojileri kullanmaya itmektedir. Dolayısıyla sektörün ihtiyaçlarını karşılama potansiyeline sahip olmak büyük bir avantaj olacaktır. Ayrıca çağın teknolojiye yönelmesi de pazarı avantajlı kılıyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde akıllı ev sistemlerinin kendi içinde farklılaşarak çeşitli hizmetler sunması ve en önemli hale gelerek modern evlerin vazgeçilmezi haline gelmesi bekleniyor. Satış hedeflerimiz belirlenirken hem firmalar hem de bireysel talepler dikkate alınmıştır. Kış aylarında durgunlaşan inşaat sektörüne alternatif olarak mevcut konutlara sonradan eklenebilecek sistemler, bireysel veya site daire şeklinde bir pazar profiline yöneliktir. İlk aşamada inşaat sektöründe gelir durumu ne olursa olsun ileriye dönük, pratik, kaliteli ve uygun fiyatlı tüketim alışkanlıklarına uyum sağlayan pazar profili belirlendi. Sektörümüz doğrudan inşaat sektörü ile bağlantılı olduğu için inşaat sektörü üzerine bir araştırma yapılmıştır. İstatistiklere baktığımızda inşaat sektörünün büyümesiyle birlikte akıllı ev sistemleri sektörünün de büyüdüğü görülüyor.
Türkiye'de akıllı ev ve bina sistemleri pazarı ile yeni bir pazar aritmetik olarak çok hızlı büyüyor. Sektör temsilcileri, 5 yıl gibi kısa bir süre içerisinde evlerin büyük çoğunluğunda akıllı ev ve bina sistemlerinin kullanılacağını belirtiyor. Türkiye'de bina otomasyon sistemi konusunda irili ufaklı çok sayıda firma olduğunu ifade eden sektör temsilcileri, akıllı ev ve bina sistemi konseptini bir bütün olarak ve çaptaki firma sayısının 10'u aştığının altını çiziyor. Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında ve uluslararası sektör temsilcileri, dünya ile eş zamanlı olarak geliştirmeye devam ettikleri teknoloji ve kalite rekorları kırmasına rağmen, Türkiye'nin artık akıllı ev ve bina sistemleri ile tanıştığını belirtti.
Avrupa ülkelerinin akıllı ev ve bina sistemleri pazarları ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından Türkiye'de daha küçük ifade eden sektör temsilcileri, Türkiye'den sonra, Uzak Doğu ülkeleri, akıllı ev ve bina sistemleri pazarı ile tanışmış olsa da bu ülkelerde daha hızlı gelişme göstermiştir. Türkiye'de akıllı ev ve bina sistemleri pazarının sektör temsilcilerinin büyüklüğünün yaklaşık 3 milyon euro olduğuna dikkati çekerek, inşaat sektöründeki gelişmelere bakıldığında pazarın büyüklüğünün 10-15 milyon euro seviyesinde olduğuna dikkat çekti. Önümüzdeki beş yıl için pazarın en az 10 milyon euro seviyesine ulaşması gerektiğinin altını çizen sektör temsilcileri, Türkiye'de milli gelir artışına paralel olarak akıllı ev ve bina sistemleri pazarının da hızlı bir yükseliş olabileceği görüşünde birleştiler.
Akıllı ev ve bina kavramının günümüzde birbiri ardına temellerinin atıldığı Türkiye'de tek kullanımlık konutlar, iş merkezleri, kuleler, fabrikalar ve oteller sektör temsilcilerinin inşaatta kaçınılmaz bir zorunluluk haline geldiğinin altını çizerek, akıllı ev ve bina sahiplerinin kendi sistemlerini inşa eden, operatörlerinin ve yaşamlarına değer kattığının altını çizdi. bina sakinleri eklediklerini ifade ediyorlar.
Türkiye'nin dünyadaki payı ve inşaat sektöründe ekonomik aktivitenin itici güçlerinden biri olan 2014 yılı itibarıyla küresel ekonomiden aldığı pay %10-12 civarındadır. Türkiye'de inşaat sektörünün GSYİH payı, dünya ortalaması olan %6'nın altındadır. Gelişmekte olan ülkelerde sektörün büyüme oranları, görece güçlü ekonomik aktivite ve yüksek yatırım potansiyeline paralel olarak gelişmiş ülke ortalamalarının üzerindedir. Bu çerçevede, 2025 yılına kadar sektörün ekonomideki payının gelişmekte olan ülkelerde %16,7, gelişmiş ülkelerde ise %10 olacağı tahmin edilmektedir.